1/21/2007

.:Yirmi:.

Sevmek gibi geliyordu her şey, sevmek gibi gidiyordu kadın (Erdoğan, ty.). İyi niyetler bir yana, tutundukların belini kırar. Saygı bir yana, yalnızca kendini arayan egolar... Ve susmak bilmeyen insanlar. Hepsini topladığında 20 ediyordu. Ve ben, beni toplayamıyordum, eksik çıkıyordum her toplama işleminden. En büyük parçam, artık 20 idi. Diğer parçalarımı toplamak mı? Yaralarımın kabukları birbirine o kadar benziyordu ki, şarkılara düştüm yine...Kimbilir, 4000 yağmurlu günün sonunda özümün gizinde yaralarımdan bir çiçek (Erdoğan, ty.) yapmayı başarırırm.
Hani "demir bakire" diye bir şey var ya, kapakları kapandığında içinde canlı hiçbir şey bırakmayan, can kırıklarımın keskin uçlarını kendime yönelttim. Hani sol anahtarı gibi, olmasa da olur, ama her nota dizesinde vardır...(Dökmen, 2006)

1/12/2007

Bir

Nekadar aydınlanırsak başklarının yaşamına uyum sağlamamız o denli zorlaşır. Nekadar çok şey öğrenirsek okadar çok yalnız kalacağımızı bilmeliyiz yalnız bir geceden sonra düşünceler.
"Richard Bach"

1/09/2007

hiç bir şey yaşamamışken güçlü olmak kolaydı

bu söze nette gezinirken rastladım. aslında söz ilk bakışta doğru gibi görünse de yeni nesil polyannacılık gibi nitelendirilebilir. bu karamsarlığın ya da keşke durumunun tatlı limonla ne ilgisi var diyenler çıkabilir. Onlar kendi hallerinde istedikleri gibi düşünebilirler. geçmişiyle yaşamak hem faydalı hem tehlikeli bence. fikirlerini ve insiyatiflerini, geçmişin kancalarından kurtaramayanlar ikinci bir adım atamayacaktır. akşam akşam nerden çıktı bu deneme merakı?inan ben de bilmiyorum. bu konuyla ilgili güzel bir söz okudum ne rastlantıdır ki iki söz de aynı gün çıktı karşıma! sanırım bu söz anlatmak istediğimi özetliyor;
"Denedin, yenildin. Olsun, yine dene, yine yenil. Daha iyi yenil!"
(nette bir yer, bi zamanlar)

bebeğin şarkısı...

Alihan Samedov-Bebek Şarkısı...son dönemde, kendi içinde duygusunu bu kadar iyi anlatan doğaç bir müzik dinlememiştim. Duygu müziğe öylesine sarılmış ki şarkı da adına öyle tutunmuş...bebeği beklerken ya da fikrine yelken, açarken hani yaşama sevinci duyar ya insan, bu şarkıdaki bebek hıçkırıkları da öyle işte...topu topu iki nefes deyip geçmeyin, biri dünya gelirken bizim sorumluluğumuz dışındaki ilk nefesimiz diğeri ise nasıl öleceğimize karar verme hakkı sunulmuş olan son nefesimiz. Samedov, kendine yakışan ölümü beğenmiş ve ölmemeyi seçmiş... Nefesiyle havayı titreten "hu" dalgaları...Kimbilir Hz. Muhammed'in Hz. Ali'ye fısıldadığı o minicik ama o kocaman manayı...bu söz burada bitmez!her doğaç, sahibinde manalı, özümsendiğinde anlamlı.Hayatı improvize yaşaman, ama o manadan haberdar olman dileğiyle...

1/08/2007

butterfly

"the mark of your ignorance is the depth of your belief in injustice and tragedy. What the caterpillar calls the end of the world, the master calls the butterfly."

yazık nakaratlar...

Kimbilir, belki de her başlığımın sonunda üç nokta olacak. Belki de bitmeyeni, bitmeyeceği imgeleyecek. sana olanı, hani bütün benliğimde, tüm iliklerimde. İlk yardım gecelerinde sana sığınıyorum, yara kabuklarmın altına sığınıyorum, karanlığın o ürkütücü boşluğunda. ve ben sana diliYORUM; bak... bil ki umutsuzların önüne inciler serilmez. Mücevherdense sarraflar anlar ancak, başkası bilmez! Ne fark eder ki, kör insan için elmas da bir, cam da... sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma. Sanmak yaşamaktır, yaşamaksa bi şarkı... dinlemeyi bilene!!!
Soruyorsan başlıkta geçen nakarat hani? nerde? diye nakaratın kendisi başlıkta değil, olması gerektiği yerde.

1/03/2007

Sana geldim, buldum.

Sana geldim çok zaman önce ve bulamadım dilediğimce...neden bilmezdim ama bulamazdım seni, seni bulsam ruhunu...bir iki nota ve karanlığında gölge beyazlığına bürünmüş korkularım sarardı 3 yanımı. Diğer yanım mı? yüreğime vuran dalgaların mıydı? yoksa geceleri başucumda duran kokunmuydu sen? burnumda tüten buram buram hayalinmiydi yoksa... akıp giden zaman ve biten piller, bitmişken ben bir de sen, tutup çıkaran ellerimden...bu yazı burda bitemez ama ben bittim bu aşka, umutla, sevdayla...