8/01/2007

"I have already gave up my inclination"

zamanı koluna alıp yanına aldığında artık zaman kaygın yoktur. senin için zamanı kovalayan bir akrep bir de yelkovan vardır. benimse tam tersine zamanı koluma aldığım gün zamanım duracak. kimbilir bir gün, belki bir gün...neyse!

iki damla gözyaşı

iki damla gözyaşı olup akamadım. akmak isterdim, evet isterdim ama, ben olamadım...

7/27/2007

"veresiye değil peşin satan kazanacak"

öyle diyordu mpeg3 codeğine bürünmüş hakkari çocuğu.en geniş zamalarında bile daralıyorum artık dünya. bel kemiğimin ağırlığını kaldıramıyorum. yeter... yeter...kime diyorum

1234567890*-qwertyuıopğü,ASDFGHJKLŞİ
/*ZXCVBNMÖÇ.-+
9OLÇ8IKMÖ 7UJN6YHB 5TGV4RFC3EDX2WSZ1QA<

zaman geç değildir olasılıktır insanları yıpratan

ne desem boş gerek var mıydı bunlara? evet olması gereken istediklerimden önce olmalı belki de...

benim soru işaretim de kalmadı olanlar bilir umuyorum ve diliyorum o işareti doğru yere koyacaktır.

yaz yaz bitmeeeeeeeeeeez oooooooooof of!!!

unutma baharda çiçek olan, meyvedir yaza!

sol anahtarı sağı açar mı?

sen öyle görüyorsan gördüğün o değilse elinden hiçbir şey gelmez...geç olması olasıdır. ama önemli olan o olasılığı ortadan kaldırmaktır

mesajınız var!

evet mesajınız var...anlayana. hani biraz da dinleyene. tüm adanmışlıkların kıyısında yatan salıverilmişliklere... yaşadığın kent miydi çöle benzeyen yoksa yenilmediğim, -seni teslim etmediğim- en sonunda kurumaya yüz tutmuş ARAS mıydı çöle dönen. dağları taşları... kudreti büyük bir coğrafyadan aldım getirdim seni bir gün ruhunu da getirebilmek dileğiyle...hani vardı boğazına düğümlenen o iki kelime... neyse!



haydarca sevmeye devam...sevgiyle, susa(ya)rak, umutla.

6/21/2007

Türlü (*2)

"Her aksam ayni hüzün, yol gözler iki gözüm.
Dis kapida beklerim, avucum içinde yüzün
Her aksam ayni hüzün, yol gözler iki gözüm.
Çöktüm duvar dibine, avucum içinde yüzün"
**************************************
**************************************
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü.
Nice dertleri çektim,bu baska türlü.
Sen gelmezsin bir türlü,dertlerim türlü türlü.
Nice dertleri çektim,bu baska türlü.
**************************************
**************************************
Yar sevmedin üstüne,bilmem bana kastin ne.
Bu hayat senin diye,beni üzdügün niye
Yar sevmedin üstüne,bilmem bana kastin ne.
Bu hayat senin diye,beni üzdügün niye???
**************************************
**************************************

5/08/2007

????

mi, do, si la... "koyu kara, kapkara aşkından tek hatıra" diyordu Cem Yıldız. Kor alev keman tonuyla birleşince öyle can yakıcı oluyor ki anlatamam...biraz da pes sesi eklenince aramıza giren onca kilometre tek tek ok olup saplanıyor sanki sineme...gamına dayanmak yürek istiyor ve güçlü olmak gerekiyor bu hasrete karşı! beni sende o kadar unutmuşum ki sesinin tınısı kulaklarımda yankılanmayınca hatırlayamıyoru olanları. koyu kara kapkara bir geleceğe yelken açan bir şair gibi...ya da ne bileyim mavi duvarlarında o deniz gözlerinde boğulmak gibi...

5/07/2007

0622062032

yerine annemi aldığında,
dönüp de ardına bakma.
bembeyaz bir gelecek sana,
yepyeni, dingin rüyalarda.
do, s, ve la gibi, hani biraz da onlarla...
haydarca konuşan, haydar gibi
sana ait, zamanın ellerinde
dönüp de baktığında kendine
hani imzası yüzünde, gözlerinin altında
birkaç çizgi hani o çizgileri gizlemeye çalışan tuz tadında.

5/02/2007

beklerken...

beklerken...akreple yelkovan birbirini kovalamaktan yorulmuş, kenarda bir ağaca yaslanmış dinlenirken vakit bir türlü geçmek bilmiyor. Giderken, aslında giden sen iken seni bırakıp ordan dönen bendim. Ve o bulutlu gözlerinin ardındakileri göstermemek için minibüsün ayrılmasını bile beklemeden içeri girdin. Ardından öylece bakakaldım...belki bir kez daha döner bakarsın diye. Aras'ın azgın sularındaki bulanıklığın ardında kalmıştın artık. Ve ben ısrarla o bulanıklığın ardındaki seni görmeye çabalamaktan yorulmuştum. cümle düşük oldu belki ama düşük olan bu ayrılığın ta kendisiydi sanki...hayatımın düzene girebilme ihtimali bile güzel geldi bana. giderken içime kokundan ve sıcaklığından bir demet çektim. ve onları umudumla suluyorum. akşamları sesin kulaklarımda titreşecek diye sabırsızlanıyorum. seninle ilgili o kadar çok keşkem var ki! hangisinden başllasam bilemiyorum.
"söylemek isteyip de söyleyemediğim çok şey var"
"sen dönmeden uyumam bu gece"
"düşün bi benden başka gerçeğin mi var?"
"sen DÖN, ben uyumam bu gece"
istediklerin uğruna seçim yap(abilmen)man, ve seni haketmeye çabalayan sevdiklerinin olması sevindirici.

1/21/2007

.:Yirmi:.

Sevmek gibi geliyordu her şey, sevmek gibi gidiyordu kadın (Erdoğan, ty.). İyi niyetler bir yana, tutundukların belini kırar. Saygı bir yana, yalnızca kendini arayan egolar... Ve susmak bilmeyen insanlar. Hepsini topladığında 20 ediyordu. Ve ben, beni toplayamıyordum, eksik çıkıyordum her toplama işleminden. En büyük parçam, artık 20 idi. Diğer parçalarımı toplamak mı? Yaralarımın kabukları birbirine o kadar benziyordu ki, şarkılara düştüm yine...Kimbilir, 4000 yağmurlu günün sonunda özümün gizinde yaralarımdan bir çiçek (Erdoğan, ty.) yapmayı başarırırm.
Hani "demir bakire" diye bir şey var ya, kapakları kapandığında içinde canlı hiçbir şey bırakmayan, can kırıklarımın keskin uçlarını kendime yönelttim. Hani sol anahtarı gibi, olmasa da olur, ama her nota dizesinde vardır...(Dökmen, 2006)

1/12/2007

Bir

Nekadar aydınlanırsak başklarının yaşamına uyum sağlamamız o denli zorlaşır. Nekadar çok şey öğrenirsek okadar çok yalnız kalacağımızı bilmeliyiz yalnız bir geceden sonra düşünceler.
"Richard Bach"

1/09/2007

hiç bir şey yaşamamışken güçlü olmak kolaydı

bu söze nette gezinirken rastladım. aslında söz ilk bakışta doğru gibi görünse de yeni nesil polyannacılık gibi nitelendirilebilir. bu karamsarlığın ya da keşke durumunun tatlı limonla ne ilgisi var diyenler çıkabilir. Onlar kendi hallerinde istedikleri gibi düşünebilirler. geçmişiyle yaşamak hem faydalı hem tehlikeli bence. fikirlerini ve insiyatiflerini, geçmişin kancalarından kurtaramayanlar ikinci bir adım atamayacaktır. akşam akşam nerden çıktı bu deneme merakı?inan ben de bilmiyorum. bu konuyla ilgili güzel bir söz okudum ne rastlantıdır ki iki söz de aynı gün çıktı karşıma! sanırım bu söz anlatmak istediğimi özetliyor;
"Denedin, yenildin. Olsun, yine dene, yine yenil. Daha iyi yenil!"
(nette bir yer, bi zamanlar)

bebeğin şarkısı...

Alihan Samedov-Bebek Şarkısı...son dönemde, kendi içinde duygusunu bu kadar iyi anlatan doğaç bir müzik dinlememiştim. Duygu müziğe öylesine sarılmış ki şarkı da adına öyle tutunmuş...bebeği beklerken ya da fikrine yelken, açarken hani yaşama sevinci duyar ya insan, bu şarkıdaki bebek hıçkırıkları da öyle işte...topu topu iki nefes deyip geçmeyin, biri dünya gelirken bizim sorumluluğumuz dışındaki ilk nefesimiz diğeri ise nasıl öleceğimize karar verme hakkı sunulmuş olan son nefesimiz. Samedov, kendine yakışan ölümü beğenmiş ve ölmemeyi seçmiş... Nefesiyle havayı titreten "hu" dalgaları...Kimbilir Hz. Muhammed'in Hz. Ali'ye fısıldadığı o minicik ama o kocaman manayı...bu söz burada bitmez!her doğaç, sahibinde manalı, özümsendiğinde anlamlı.Hayatı improvize yaşaman, ama o manadan haberdar olman dileğiyle...

1/08/2007

butterfly

"the mark of your ignorance is the depth of your belief in injustice and tragedy. What the caterpillar calls the end of the world, the master calls the butterfly."

yazık nakaratlar...

Kimbilir, belki de her başlığımın sonunda üç nokta olacak. Belki de bitmeyeni, bitmeyeceği imgeleyecek. sana olanı, hani bütün benliğimde, tüm iliklerimde. İlk yardım gecelerinde sana sığınıyorum, yara kabuklarmın altına sığınıyorum, karanlığın o ürkütücü boşluğunda. ve ben sana diliYORUM; bak... bil ki umutsuzların önüne inciler serilmez. Mücevherdense sarraflar anlar ancak, başkası bilmez! Ne fark eder ki, kör insan için elmas da bir, cam da... sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma. Sanmak yaşamaktır, yaşamaksa bi şarkı... dinlemeyi bilene!!!
Soruyorsan başlıkta geçen nakarat hani? nerde? diye nakaratın kendisi başlıkta değil, olması gerektiği yerde.

1/03/2007

Sana geldim, buldum.

Sana geldim çok zaman önce ve bulamadım dilediğimce...neden bilmezdim ama bulamazdım seni, seni bulsam ruhunu...bir iki nota ve karanlığında gölge beyazlığına bürünmüş korkularım sarardı 3 yanımı. Diğer yanım mı? yüreğime vuran dalgaların mıydı? yoksa geceleri başucumda duran kokunmuydu sen? burnumda tüten buram buram hayalinmiydi yoksa... akıp giden zaman ve biten piller, bitmişken ben bir de sen, tutup çıkaran ellerimden...bu yazı burda bitemez ama ben bittim bu aşka, umutla, sevdayla...